I
Şafakta gül açarken bir uykusuz geceden
Düştü çiğ tânesi gül yaprağına
İçtim yanâ yanâ ben o şaraptan
Güle geldim geceden…
Serhoş mudur, şeydâ mıdır bilemem
Yâr kokusu gelir gülün terinden
Şerh edemem, söylesem ahvâlimi
Sabredemem, söylemesem hâlimi.
Şikâyetim var öz nağmelerimden…
II
Yaar!
Yâr-i yârdir pîrimiz
“Kâr kâr-i mâst, çün o yâr-i mâst”
“Kâr bizim kârımız, çünki O’dur yârimiz”
Sâz bizim sâzımız, söz kimin sözüdür ya?
Bu nefes gülden gelir, hem bezm-i elestden geilr
“Her gül-î gülzâr bûyi:
Nâfe-î Kaalû Belâ!”
Düştü çiğ tanesi gül yaprağına
Üzüm suyu neme gerek, serhoşam şeb-neminden
Serhoş oldum kendi nağmelerimden
Serhoşam dilim durmaz
Söylerem sözüm ermez
Şikâyetim var öz nağmelerimden
III
Çok sözüm var söylemeyi bilmezem
Ne söyleyim- ne söylesem söz olur
Serhoş oldum, ağlar ağlar, gülmezem
“Yâr” bu gönlüm, söz de “serhoş-söz” olur
Düştü çiğ tânesi gül yaprağına
Ne kuyuya düşen ay/ ne leğende hilâl gördüm/
Çıban çıkmadı boynumda/ ayn’el-yakîn ay gördüm
O küçük çiğ tanesinde çıplak rûhumu gördüm/
Cihânı hep âl gördüm.
Hâli gördüm ân-be-ân/
Cânı hem ber-zevâl gördüm
Korkarım incitmeden yâri meğer/
Korkmasam her bir sözüm bin âh eder
Her ne dersen ey gönül/
Söz, zülf-i yâre dokunur
Hâlimi tarife söz yetse eğer
Dil neler söylerdi dildâre neler
Gül nâfesi üstüne…..
IV
Alâeddin serhoş bugün; sırlarını söylüyor
Câmi avlusuna mendil sermişim,
Mendilimin ortasına yüreğimi koymuşum,
Yüreğimi çırıl çıplak, sere serpe, soymuşum
Taa yüreğim ortasından bir türkü çıkarmışım
“Yâr yüreğim yar: Gör ki neler var!”
Neler var deme
Kahır var, keder var
Neler var neler/
Gül dibinde gül biter
Gül değil, sensin
Yitirdiğim gül-i ter
“Hem cümle cihân olsa tabib bu derde
Halleyleyemez müşkilimiz, İllâ Hû….”
V
Bugün Şems’den haber aldım
Şems’in hânesine varsam varamam
Kutlu ayağına yüzüm süremem
Serhoşam dilim durmaz / söylerem sözüm ermez
Ben sebeb-i isyânımı söylerem /
Söylemeden duramam
“- Vah zavallı Alâeddin, yazık sana, ey vây sana!
Kimse anlamıyor senin dilini
Kimseler bilmedi senin hâlini
Ben bu derdi şerh edersem söz olur
Korkarım kızdırmaya dostu meğer
Dilimden anlayan olsaydı eğer
Neler söylerdim, ben daha neler
Gül nağmesi üstüne…
VI
“Mecnûna sordular: Leylâ nicoldu?”
Leylâ gitti, Kimyâ’yı da Şems aldı/
Kimyâ gitti….
Alâeddini kim yâ dertlere saldı?
-ya kim bu kimyâ?-
Yüreğimdeki kim?
Yüreğimdeki sır / say ki bu bozkır
Issız ve tenhâ…
Ârifin yüreği
Çöl toprağıdır
“Bir susuz çöldür gönül aah/
Derdi kaynar kum gibi”…
Erenler sözü
Oddandır özü
Yandırma közü
Bırak -küllensin
Yüreğin közü…
“Âteş yakamaz gönlümüzü
İllâ Hû
Şems kayboldu/
Kayboldu da nicoldu?
“Noksân olamaz menzilimiz, İllâ Hû…”
VII
Bir söz desem, ağuyu bal eylesem
Bal da yesem, yüreğime od olur
Ne söyleyim? söz olur ne söylesem
Cân o cânândan geçer yâr, “yad” olur
Ne söyleyim? ne söylesem söz olur…
Yâr kokusu gelir gülün terinden
Şerh edemem, söylesem ahvâlimi
Sabredemem, söylemesem hâlimi.
Şikâyetim var öz nağmelerimden…
II
Yaar!
Yâr-i yârdir pîrimiz
“Kâr kâr-i mâst, çün o yâr-i mâst”
“Kâr bizim kârımız, çünki O’dur yârimiz”
Sâz bizim sâzımız, söz kimin sözüdür ya?
Bu nefes gülden gelir, hem bezm-i elestden geilr
“Her gül-î gülzâr bûyi:
Nâfe-î Kaalû Belâ!”
Düştü çiğ tanesi gül yaprağına
Üzüm suyu neme gerek, serhoşam şeb-neminden
Serhoş oldum kendi nağmelerimden
Serhoşam dilim durmaz
Söylerem sözüm ermez
Şikâyetim var öz nağmelerimden
III
Çok sözüm var söylemeyi bilmezem
Ne söyleyim- ne söylesem söz olur
Serhoş oldum, ağlar ağlar, gülmezem
“Yâr” bu gönlüm, söz de “serhoş-söz” olur
Düştü çiğ tânesi gül yaprağına
Ne kuyuya düşen ay/ ne leğende hilâl gördüm/
Çıban çıkmadı boynumda/ ayn’el-yakîn ay gördüm
O küçük çiğ tanesinde çıplak rûhumu gördüm/
Cihânı hep âl gördüm.
Hâli gördüm ân-be-ân/
Cânı hem ber-zevâl gördüm
Korkarım incitmeden yâri meğer/
Korkmasam her bir sözüm bin âh eder
Her ne dersen ey gönül/
Söz, zülf-i yâre dokunur
Hâlimi tarife söz yetse eğer
Dil neler söylerdi dildâre neler
Gül nâfesi üstüne…..
IV
Alâeddin serhoş bugün; sırlarını söylüyor
Câmi avlusuna mendil sermişim,
Mendilimin ortasına yüreğimi koymuşum,
Yüreğimi çırıl çıplak, sere serpe, soymuşum
Taa yüreğim ortasından bir türkü çıkarmışım
“Yâr yüreğim yar: Gör ki neler var!”
Neler var deme
Kahır var, keder var
Neler var neler/
Gül dibinde gül biter
Gül değil, sensin
Yitirdiğim gül-i ter
“Hem cümle cihân olsa tabib bu derde
Halleyleyemez müşkilimiz, İllâ Hû….”
V
Bugün Şems’den haber aldım
Şems’in hânesine varsam varamam
Kutlu ayağına yüzüm süremem
Serhoşam dilim durmaz / söylerem sözüm ermez
Ben sebeb-i isyânımı söylerem /
Söylemeden duramam
“- Vah zavallı Alâeddin, yazık sana, ey vây sana!
Kimse anlamıyor senin dilini
Kimseler bilmedi senin hâlini
Ben bu derdi şerh edersem söz olur
Korkarım kızdırmaya dostu meğer
Dilimden anlayan olsaydı eğer
Neler söylerdim, ben daha neler
Gül nağmesi üstüne…
VI
“Mecnûna sordular: Leylâ nicoldu?”
Leylâ gitti, Kimyâ’yı da Şems aldı/
Kimyâ gitti….
Alâeddini kim yâ dertlere saldı?
-ya kim bu kimyâ?-
Yüreğimdeki kim?
Yüreğimdeki sır / say ki bu bozkır
Issız ve tenhâ…
Ârifin yüreği
Çöl toprağıdır
“Bir susuz çöldür gönül aah/
Derdi kaynar kum gibi”…
Erenler sözü
Oddandır özü
Yandırma közü
Bırak -küllensin
Yüreğin közü…
“Âteş yakamaz gönlümüzü
İllâ Hû
Şems kayboldu/
Kayboldu da nicoldu?
“Noksân olamaz menzilimiz, İllâ Hû…”
VII
Bir söz desem, ağuyu bal eylesem
Bal da yesem, yüreğime od olur
Ne söyleyim? söz olur ne söylesem
Cân o cânândan geçer yâr, “yad” olur
Ne söyleyim? ne söylesem söz olur…