BİN YILLIK ÖLÜM

 I

Yürek yeni kanatlanmış bir kuştu,

sevinçle kanat açtı

her iklîmi dolaştı

geçti Altaylar’dan, Tanrı Dağı’ndan

yedi iklîmi, dört ummânı aştı

gönül yeni kanat açmış bir kuştu…

Uçtu Tûr-u Sînâ’ya Mûsâ ile

uçtu Zeytin Dağı’na Îsâ ile

ve Hîrâ’da Muhammed’le buluştu

Nûr Dağı’ndan Kaf Dağı’na ulaştı.

Kaf Dağı’ndan geçti gönül

âb-ı hayât içti gönül

gönüldür “kutlu ebâbil”

her zamandan göçtü gönül.

II

Güneşi takib etti, garb’a döndü yüzünü

Karadeniz, Akdeniz, Atlantik, Sâkin Deniz

bin yıl boyunca uçtu…

kanatları yoruldu

Hazar Gölü’nden geçerken

düştü… düştü… ve boğuldu.

yutdu “bin yıl”ı denizler, bu ikinci bin yıl oldu

“-o halde neylemeli, ey şark kavimleri?”

Gönüldür ankâ kuşudur

ölmek, dirilmek, işidir

âb-ı hayât içmiş ise

iki maşrik, iki mağrib

bir tek kanat çırpışıdır.

Ey gönül! güneşin ikiz kardeşi!

tut elinden, tut elinden şafağın!

uyan artık! uyan ey şark güneşi!

sıyrılıp çık, garbın karanlığından!

III

“Rabbü’l-maşrıkeyn ve Rabbü’l-mağribeyn”

garbda hergün mağrib, şarkda şafak var

“Rabbü’l-maşrıkeyn ve Rabbü’l-mağribeyn”

insan kalbinde de mağrib, maşrık var.

Doğdu… şark ufkunda yükseldi güneş

kalb garbın karanlık gecesinde uyur

nerde kalbin şafağı? hani ateş?

hani ışık? hani maşrık, karındaş?

ne zaman bitecek bu bitmeyen kış?

hani şarkı söyleyen kuş, Mûsikaar?

Uyan ey Anka Kuşu!

Kûh-i Nûr’a, Kûh-i Tûr’a

Kaf Dağı’na kadar çık!

iki mağrib, iki maşrık

bir tek kanat çırpışı

âb-ı hayât içmiş isen

güneş yeniden doğar

her dem yeni yaratılır…

Ey gönül! güneşin ikiz kardeşi!

tut elinden, tut elinden şafağın!

uyan artık! uyan ey şark güneşi!

sıyrılıp çık, garbın karanlığından!

Ey gönül! güneşin ikiz kardeşi

tut elinden, tut elinden şafağın!

uyan artık! uyan ey şark güneşi!

sıyrılıp çık, garbın karanlığından!

Ey gönül! güneşin ikiz kardeşi!

işte ikinci maşrık,

işte ikinci doğuş,

ey kalbimin Ankaası!

her dem yeni yaratılır

güneş yeniden doğar…

Scroll to Top