DAĞ NEFESLERİ

ego sum qui sum: ben benim!
ergo, intellige ut credas, crede ut intelligas!

o halde, inanmak için anla; inan, anlamak için!

DAĞ NEFESLERİ

I

Ey gönül dağlan, Tecer Dağlan!

Irmağın çağırır eski çağlan

Bakar yıldızlara; yâd eder gönül

O ru’yâyı gördüğümüz dağlan.

Dağlar ki yâd eder o ru’yâları

Gönül dağlar da yâd eder dağlan

Ey dağlarda baş döndüren sonsuzluk!

Göğe doğru yolculuk: ufkumuz sonsuz ufuk…

Ey dağlara çıktıkça hafifleşen rûhumuz

Ruhumuz yükseldikçe genişliyor ufkumuz;

Ruhumuz dağlar aşar… yedi iklîm dolaşır,

Gönlümüz aşkla yaşar! tâ göklere ulaşır!

Dağlarda sonsuz ufuk… hür-ufuklar yaşanır,

Bir dağ olur sarhoşluk: Dağlar bulut kuşanır,

Dağlar ki yâd eder o ru’yâları…

II

“- Hırsız Gediği’nden aştık: başladı kar fırtınası…”

Tecer’de durup baktık: “Dağda kar yok gibi”ydi

Köyden kızak gelmemiş; başladık yürümeye

Hırsız Gediği’nden aştık: bir kış, bir kar,

bir fırtına, bir tipi

Giderim giderim de Tecer Dağı görünmez

Üç arkadaş gideriz; gideriz, bata, çıka

– gideriz, gideriz bir iz belirmez-

Nereye gidiyoruz?

“- Hırsız Gediği’ni aştık…”

“ -Bu tipi dinmez!”

“- Ayaklarım donacak!”

Durduk; şaşırdık; döndük; dolaştık…

“ -Ha gayret arkadaşlar, az kaldı köye,”

“ -Ha gayret, geldik artık,”

“-Peki ama, köy nerde?”

Fırtına durmuyordu… ses sese karşı, artık

Göz gözü görmüyordu! nereye gidiyorduk?

“ -Artık yürüyemiyorum!” / ayaklarım donuyor;

“Siz gidin arkadaşlar, köyden yardım getirin!”

Bir beyaz karanlıktan köpek sesi geliyor…

Beyaz karanlıkta köpek sesleri

Gözlerimin önünde bin bir hayâl…

Beyaz karanlıkta / Gözlerim kapanıyor

Ru’yâlar görüyorum:

Rahvan atım aşıyordu dağlan!

III

… Rahvan atım aşıyordu dağları..

Rahvan atı sürdüm çaya

Bir ay düşmüş durgun suya

Yıldızları saya saya

Giderim yâri görmeye

Yol benim artık! yolcuyum.

Acıyurt’tan gece geçtim

Soğuk sularından içtim

Eğer kaydı; attan düştüm

Kır at Rahvan, ben yolcuyum.

Babam eğer vurmuş ata

Babam hancı, ben yolcuyum

Elde kamçı, dalda yamçı,

Ay karanlık / ben yolcuyum.

 

IV

Tecer Dağı, dağlar sana yaslanır

Şimşek çakar! vâdîlerin seslenir

Yağmur yağar, yamaçların ıslanır

Tecer senin kışın, boran çok mudur?

Başın karlı, yüreğin soğuk mudur?

V

Heyhat! donarken bile rûyâlar görüyorsun

Duyuyorsun dağların soğuk nefeslerini…

Ve çobanlar açarken uykulu gözlerini

Gözlerinin önünden köy gençleri geçiyor

Örter beyaz karanlık o köpek seslerini.

Ve gençler ellerinde bir tabutu taşıyor

Yaşayan ruhumuzun sessiz nefeslerini.

Yaşayan-ölüleri köye taşıyacaklar

Donmuş uzuvlarını karlarla ovacaklar.

Aşıyorsun dağların korkunç zirvelerini…

VI

Gençler Dağ Nefes’leri dinleyip duyacaklar

Yaşayan ruhumuzun “Sürgün” nefeslerini

Anlayıp inanacak / inanıp anlayacaklar

Ve katacak sesime gençler de seslerini.

Çünki dağların sesi: dağın “hür-oğlu”yum ben

“Başkası değil, benim ben! ne isem, o’yum ben

Anlarsan, inanırsın/

Anlarsın, inanırsan!”

Ben ki dağların sesi, dağların oğlu’yum ben

Yaz, kış dağlarda gönlüm, bir dağ şahiniyim ben.

VII

Dağdan dağa seslenirdik aşk ile,

Aşka gelir, dağ da ses verir dağa

Dağ gönüle ses verir: Gönül, dile-

Karışır rüzgâra, suya, toprağa

O çoban türküsü, o sâf aşk çağı!

Ateş nasıl yakarsa yanardağı

Öyle yakar rûhu da aşk çerâğı

Aşka gelir dağ ses verirdi dağa.

Bir ateş yak! Dağlara kur otağı….

VIII

Ey Gönül dağlan, Tecer Dağları!

Irmağın çağırır eski çağları

Görür yıldızları; yâd eder gönül

O ru’yâyı gördüğümüz dağlan

Dağlar ki yâd eder o ru’yâları

Gönül dağlar da yâd eder dağları.

IX

Ey dağlarda baş döndüren sonsuzluk;

Göğe doğru yolculuk: ufkumuz sonsuz ufuk

Ey dağlara çıktıkça hafifleşen ruhumuz,

Ruhumuz yükseldikçe genişliyor ufkumuz;

Ruhumuz dağlar aşar… yedi iklîm dolaşır

Gönül ki aşkla yaşar! tâ göklere ulaşır

Dağlarda sonsuz ufuk… Hür-ufuklar yaşanır,

Bir dağ olur sarhoşluk; Dağlar bulut kuşanır!

Dağlar ki yâd eder o ru’yâları

Gönül bir dağ ki yâd eder dağları

Hey Dağlar… yüce dağlar;

Ak saçlı, koca dağlar…

Scroll to Top