edeb ya hu
edeb yâ hû, 29.11.2019
“Unumquodque unius substantiae attributum per se concipi debet”: each particular attribute of the substance must be conceived through itself… Spinoza nâkıs bir cevherden kâmil bir cevher sudûr edemez. . ara sıra böyle eski islam felsefesi terminolojisine mahsus kelimeleri kullanarak veciz bir söz söylemeye heves ederim. galiba varlığın anlamı kitabımda da böyle bir söz söylemiştim “mekanda vâcib olan zamanda mümkün olur.”
SİS I Sis bastı birdenbire: kapladı ufkumu sis örtüyor rûhumu sis/ ey gâibden gelen ses! gözlere perde çeken/ bu sis mazmûnu nedir? ömrümün mazmûnu sis: kaybolan günlerimiz.. yayılan sisten çıkan rûh bana hatırlatır: ey tarladan sökülen/ altın başaklı zamân! ey başakla yakılan/ parlak ateş, kör duman yeşil, “firik-buğday”lar tutardık elimizde o tâze buğday tadı ki hâlâ gönlümüzde bir kaval nağmesidir
bu resmi mısırda nil nehri üzerindeki bir köprüde kızım çekmişti! bu da yine mısır’daki büyük iskender’in kurduğu iskenderiye şehrinden Fisagor üstadımın sünneti üzre, akheneton rahipleri gibi güneşten ilhâm alırken (!)
mısır’da nil nehrinde ve iskenderiye sahillerinde Continue »
OKYÂNUS Sen sende iken menzil alınmaz bahri olmadan gevher bulunmaz Yunus Emre I İşte güneş doğuyor… Duyuyor musun? İşte! yeni bir şarkı doğdu Bu nağme nerden gelir? ben de hiç bilmiyorum Tek bildiğim bu işte: Ben şarkımı söylerim- sesi göklerden gelir. Ve birden çıkagelir o en eski rûyâlar Sessizlik denizinden, Atlantis ülkesinden Canlanan hâtıralar, unutulan dünyâlar… II Gökdelenler şehrinde gördüğüm
ego sum qui sum: ben benim! ergo, intellige ut credas, crede ut intelligas! o halde, inanmak için anla; inan, anlamak için! DAĞ NEFESLERİ I Ey gönül dağlan, Tecer Dağlan! Irmağın çağırır eski çağlan Bakar yıldızlara; yâd eder gönül O ru’yâyı gördüğümüz dağlan. Dağlar ki yâd eder o ru’yâları Gönül dağlar da yâd eder dağlan Ey dağlarda baş döndüren sonsuzluk! Göğe