ALACAKARANLIKTA KIZILIRMAK ZAMÂNI

 “tempora mutantur nos et mutamur in illis.

sic transit gloria mundi”

(değişir zaman ve değiştirir

bizi ve içindeki her şeyi.

ve geçip gider bu ışıklı, şanlı

günleri, dünyamızın)

I

Şarktan gelen bir ışık karanlıkta parlıyor

heyhat ki bu karanlık ışığı anlamıyor

ve karanlığa alışan gönül

ki şafaktan önce uyanmıyor

hayfâ ki bu karanlık ışığı anlamıyor

II

Bu sessiz kara nehir akar meçhul bir yere…

dağlar dağa benziyor, nehirler de nehire

dağ yerinde duruyor: ama zaman yürüyor

bu sessiz kara nehir gidiyor bir yerlere

geleceğe mi akar? geçmişe mi gidiyor?

nereye çıkar sonu bu yolun?

ne yöne gider, acaba zaman?

gülüyor zaman bütün işlere

ve “bu varlığın sonu yok!” diyor

“tempus fugit!”: uçuyor zamân!

nereye gider acaba zamân?

nereden gelir kokusu gülün?

niye yaprağı

                    dökülür dalın?

III

Alacakaranlıkta/mağramdan çıkıyorum

ışığa bakıyorum: güneşsiz, donuk ışık

dağ dağa benzemiyor, ne de nehir, o nehre

karanlık karanlığa benzemiyordu artık

akıyor Kızılırmak alacakaranlıkta…

benzemiyor bu ırmak o sessiz kara nehre

o sessiz kara nehir giderken meçhul yere

hava’yı,

           su’yu,

                   od’u,

                          toprağ’ı

ve nebat olup, gülü, yaprağı

hayevân ü ins ile yol alıp

denizi,

         göğü,

                 ovayı,

                          dağı

sayısız hayât ile doldurur

ve gelir sonunda Kelâm Çağı.

 

IV

O sessiz kara nehir akar meçhul denize…

ben çocukken o dağlar, dağa benzerdi dağa;

karlı zirvelerinde güneşlerin doğduğu

dağdaki âbı hayât: “At Oluğu” kaynağı

o kanatlı atların su içtiği kaynağa

çıkıp, içerdim ondan/zaman ayırdı bizi!

ve zaman değişirken, değişmek düştü bize

özlese de gönlümüz doğduğu o toprağı

kaypak zeminli zaman bu yere vurdu bizi…

V

Dağ dağa benzemiyor! bu dağ o dağ değildir

o dağların yâdımda adları kaldı yalnız

akıyor Kızılırmak: bakıyorum ırmağa

içinde yıkandığım ırmak değil bu ırmak

geleceğe mi akar? geçmişe mi, gidiyor?

VI

“Bir birdir ve hem de bir, bir değildir

“Amma yine de bir birdir!” diyordum

“birdir bir” oynuyordum.

koşuyor zaman, kaçıyor zaman…

“tempus fugit!”: geçiyor zaman!

ki geçer çocukluğumuz hemen

günler geçer… geçer ihtişam

ve ışıklı günleri böylece

geçiyor hemen Dünyâmızın

geçiyor günüm, geçer ansızın

hem geçmese / nereye gider? ne olur zaman?

VII

Şafaktan sonra gönül, mağrâdan çıkıp gelir

ve mağramdan çıkınca ışığı görüyorum

gerçeği görüyorum: dağlar yine dağ gibi,

nehirler nehir gibi

ve geçen zaman bile nûr olur

artık karanlık bile anlar gibi ışığı

nereden gelir bu güzel zaman?

çocuk ruhum kucaklar göğün saltanatını/

değişir onun görüşü bir ân

ne muzâridir, ne de mâzî o…

görünen bu gül / güle benziyor:

yaprakları, yaprak gibi!

nereden gelir kokusu gülün?

a rose is a rose is a rose!”

bir gül bir güldür bir güldür!” / ve bu gül o gül

ve bu dâğ, o dağ!

dağ benziyor o dağa: zaman yürür, dağ durur!

dağ dağ olursa ona – bulut konar, kar yağar

gözü yâşı sel olur… akar Kızılırmağa

dağ yerinde duruyor, ama zaman hep yürür

bir avuç kili gül eden O’dur

güldür gönül: görünen o ki, güle benziyor..

VIII

Niye yaprağı dökülür dalın?

Nereden gelir kokusu gülün

bu sadâ,

            bu ney,

                       bu kamış,

                                     bu göl

göle kuş gelir,

                        kuşlar göçer / ve göçer zaman

dağa kış gelir,

                       kışlar geçer / ve geçer zamân

yelpâzesi kamıştan, endâzesi gümüşten

ki bu zamandan göçen o kuştan

bu haber gelir:” “tempus fugit,

                                               tempus fugit,

                                                               tempus fugit!”

IX

ne zaman döner göçmen kuşum? nereye göçer?

geçmişe mi göçüyor? geleceğe mi uçar?

nereye göçer ki zaman kuşu, dönmez geri…

Kaf’tan Kaf’a mı göçer, kim bilir Ankaa kuşu!

ruhum coşar da çocuklaşır: ve çocuk koşar,

nereye dilerse gider zaman…

Ruhum! ey eski çocuk, sen ey ebedî çocuk!

ve güneş karanlığı kovdu gökten her zaman

sonsuz şafakta yaşar güneş ki zamânını

çocuk ruhum selamlar, göğün saltanatım…

 

Scroll to Top