OKYÂNUS

OKYÂNUS

 Sen sende iken menzil alınmaz

 bahri olmadan gevher bulunmaz

Yunus Emre

I

İşte güneş doğuyor…

Duyuyor musun? İşte! yeni bir şarkı doğdu

Bu nağme nerden gelir? ben de hiç bilmiyorum

Tek bildiğim bu işte:

Ben şarkımı söylerim- sesi göklerden gelir.

Ve birden çıkagelir o en eski rûyâlar

Sessizlik denizinden, Atlantis ülkesinden

Canlanan hâtıralar, unutulan dünyâlar…

II

Gökdelenler şehrinde gördüğüm o rûyâlar

Kaldı Mağrib şarkısı

O Mağrib ülkesinde.

Bir gemide yolcuyum:

Uçsuz bucaksız, su… su-

Tâ Maşrıktan Mağribe her tarafta yalnız su,

Güneş doğup, batıyor: Zamanı uyutan, su…

III

Yürü “Dicle Şilebi!” Güneşin doğduğu yer

Eski bestekârından yeni şarkılar ister

Hürriyet Heykeline adanan bunca şarkı

Sirenlerin şarkısı… Sirenler âh sirenler

Ah sirenler, sirenler

Sirenler insan yerler

Düdüğü para çalar-

“Blues”ü zencî söyler…

Mağribin insanları

Ölümden korkar, derler

-Cesaret yaşamaktır-

Korkutuyor onları

Yaşamaktan Sirenler.

IV

Kaçarken Sirenlerin büyülü seslerinden

Yıldızsız gecelerden, peşpeşe gelen günden

-İçinde yürümekten ruhsuz iskeletimin-

Kaçtım kendi sözümden-

Yaşamaktan kaçtım ben.

Bütün hâtıraları kitledim bir mahzene…

– Sessizlik denizinde yüzüyordu gemimiz-

Denize batan güne

Denizden doğan güne

Dönüp bakmadım bile / kuşlara, gökyüzüne.,

Hatırlamadım- Uyudum…

V

Ve birden uyandım ki-

O sessiz, sakin deniz köpürmeye başlamış

Bunlar “Ölü Dalga” mı? derken asıl fırtına

Dağ gibi dalgalarla bizim koca şilebi

Sallıyor beşik gibi: İşte başladı kâbus…

Gümbür gümbür söylüyor şarkısını Okyânus.

Paketlenmiş fikirler kamaramda yatıyor

Güm diyor, vuruyor -Güm!- bir o duvar, bir buna,

Ve mahzenden kaçıyor en eski hâtırâlar

Kudurmuş canavarlar, korkunç uğultularla

Boğuşuyor ümitler korkulu rûyâlarla

Bir çöpten farksız gibi koca “Dicle Şilebi”

Gümbür gümbür söylüyor şarkısını Okyânus

Ve mahzenden kaçıyor en eski hâtıralar…

VI

Dinle şimdi “hay gönül” denizin şarkısını

Bu şarkının sonu ne? Niçin bir çığlık gibi?

Niçin hatırlıyorum Hüseyn’in o şiirini?

“Yâ dehru uffin leke-

Uffin leke min halîli…”

O Kerbelâ şarkısı…

“Ve kem leke’l-işraak min asîli?”

“Ne yaptı sevgiliye?”

“Yazıklar olsun Dehr’e!”

Kaç kere doğar güneş böyle battıktan sonra?”

Niçin gökler kapkara?

Ve niçin bilmiyorum bu şarkının sonu ne?

Hüseyin kadar yalnız bir savaşçıyım çünki!

Ve azgın dalgalara batıp çıkıyor gemi

Bu şarkının nağmesi sanki ölümün sesi

Gümbür gümbür söylüyor şarkısını Okyânus…

VII

– Artık dinleme gönül bu bitmeyen şarkıyı

Niçin hatırlıyorsun Dicle sahillerini?

Kaldı Mağrib şarkısı-

O mağrib ülkesinde…

Yürü Dicle Şilebi!

Güneşin doğduğu yer

Eski bestekârından

Yeni şarkılar ister…

“Sen sende iken menzil

            Alınmaz” diyor şâir

Hiç denize dalmadan

Bulunur mu inciler?

Arkaya bakma gönül

İleriye bak yeter –

Hatırlamak Ölümdür-

Hayat cesaret ister…

VIII

İşte güneş doğuyor:

Duyuyor musun? İşte!

Yeni bir şarkı doğdu:

Bu nağme nerden gelir?

Ben de hiç bilmiyorum-

Tek bildiğim bu işte!

Ben şarkımı söylerim:

Sesi göklerden gelir…

Scroll to Top