NA’T-I NEBÎ
mütefâilün, mütefâilün veznindedir. Beleğa’l-ulâ bikemâlihi Keşefe’d-Dücâ bicemâlihi Hasunet cemîu hisâlihi Sallû aleyhi ve âlihi. “Erişir göğe, o kemâl ile Gece nûr olur, o cemâl ile O kemâl, o hüsn-ü hısâl ile Salavat ona, dahi, âline Sallû aleyhi ve âlihi” Ne zemindedir, ne zamandadır Ne Medîne’de, ne Kenan’dadır O gönüldedir, gönül ondadır Adı dildedir, dil o candadır Sallû aleyhi ve
TEKÂMÜL EDEN CEMİYETLER ve FERDİYETLER
A. J. Toynbee’den tercüme edilmiştir. Eğer tekâmülün mikyası self-determinasyon ise ve self-determinasyon da, self-articulation (kendini ifade etme) ma’nâsına gelirse, bu demektir ki biz öyle bir tekâmülü tahlil edeceğiz ki, iyice araştırıldığı takdirde, bu tekâmül prosesi içindeki medeniyetlerin kendilerini gittikçe daha mütekâmil bir tarzda ifade etmek suretiyle gelişmeye devam ettikleri görülecektir. Umumiyetle aşikâr olarak bellidir ki medenî tekâmül halindeki bir cemiyet,
KELÂM
I İşte sabah yıldızı! işte bitiyor gece -Uyandırdı dağları – şafağın parmakları- Ey karanlık gönlümü kavrayan el gizlice- Seninle doğar Kelâm ve seninle her hece- Şiir olur akıtır şaraptan ırmakları- Sularsın gönülleri, o susuz toprakları- Yağmur olur çilersin toprağa ince ince… Altın rengi filizler getirir ilk baharı, Bir mevsimlik çiçekler solup döner yaprağa, Ve sonunda boş kalır ağaçların dalları Sessizce
ZERVÂN (SONSUZ ZAMAN)
Ne zindeem ez hicr-i tü ne mürdeem ey şuh Feryad ez in nevi vücud-i adem-alud Yavuz Sultan Selim Ne canlıyam ne ölmüşem çün ayrıyam senden Feryad yokluk bulaşmış bu varlığın elinden I Ey iki yüzlü Zervân, şafak kanatlı zamân! Hem gündüz, hem gecesin: yarı ateş, yarı duman Güneşe bak, gör ki gün / hem eski, hem yeni gün İki yüzlüdür
Üstâdımız gömlekçi Hatem Emmi
Gömlekçi Hatem Emmi mahmut yıldırım, hatem kasadar, mehmet rifat yüksel, yavuz akpınar. . Bir dostum, “Hatem Usta vefat etmiş” dedi. Ne diyeceğimi bilemedim. Felç olup yatağa düştüğünü duymuş, bir mektup yazmıştım; ama, insanlık hâli bu ya, bir türlü Erzurum’a gidip ziyaret edememiştim; artık görüşmemiz rûz-i mahşere kaldı… Erzurum’da gömlekçilik yapan, gösterişsiz halktan bir arif hakka yürüdü. Ne diyelim: İnna Lillâhi
PHOENIX (Zümrüdü Anka)
“Tao hayat yoludur ve her şey Tao’dur” Lao Tse PHOENIX Ankaa… I Ve Ebâbil kuşları Çırpınarak kanat kanat Kanatlarını açarak Bir çırpıda aştılar Rûh uçurumlarını Ve Mâyâ’yı Ve kuşatıp gerçeği Kapladılar semâyı. Ve Ebâbil kuşları -cehle ve zulme inat- Orduyu kuşattılar ve taşlar fırlattılar -Yıkar bâtıl düşleri çökerken her Saltanat- Ordular yok oldular Ve o kuşlar gittiler. II Ve
Alienation (Yabancılaşma)
G. Petroviç, Encyclopedia of Philosophy’den tercüme edilmiştir. “Alienation” tabiri günlük hayatta olsun ilim ve felsefede olsun bir çok farklı ma’nâda kullanılmaktadır; bu ma’nâların çoğu kelimenin morfoloji ve etimolojisinin gösterdiği daha geniş bir mânânın çeşitli tezahürleri olarak (modification) kabul edilebilir – bu ma’nâsı ile alienation, bir aksiyon veya aksiyonun neticesidir ki bu suretle bir şey veya kimse, bir başka şeye veya