Hazarlar Konferansı, İstanbul Üniversitesi
Prof. Dr. Şahin Uçar, Hazarlar Konferansı, İstanbul Üniversitesi.
Prof. Dr. Şahin Uçar, Hazarlar Konferansı, İstanbul Üniversitesi.
Prof. Dr. Şahin UÇAR, Kitaplar ve Düşünceler 49. Kütüphane Haftası – RİZE
Kitaplar ve Düşünceler Konferansı, 25 Mart 2013, Rize Continue »
Babil kıralının unutulmuş rü’yâsı gibi, bir kısmı tekrar hatırlanan ve yeniden zuhûr eden -yani tekrar arayınca bulabildiğim- ilk kompozisyon çizimi eskiz halindeki geometrik kûfî: “lâ ilâhe illallah” bilmezem dünyâ vü mâ-fîhâ nedir “lâ” mıdır “illâ” mıdır “leylâ” mıdır 1.6.2011. nâpedîd şüd… dil ferâmûş gerd hemân lîk ber-âmed mevc-i deryâ-veş zeman gâhi peydâ, gâhi nev-peydâest ân zinde baş! hoş-âmedîd ey cân-ı
M. Mandelbaum, Encyclopedia of PHILOSOPHY’ den tercüme edilmiştir. Erich Rothacker’in de işaret ettiği gibi, “historicism” (historismus) teriminin nasıl ortaya çıktığı ve önceleri hangi ma’nâda kullanıldığı kâfi derecede incelenmemiştir. Vakıa, bu terimin sonradan kazandığı farklı ma’nâların hepsi ile de yakından münasebetdar olan net bir kullanış tarzına, Carl Prantl’in “Die Gegenwärtige Aufgabe der Philosophie” (1852) eserinde rastlamak mümkündür. Her ne kadar, bu
Kûfi Besmele, composition date, 1973; “Muhammed” on the border with two aspects, 3.11.2010 … “My friend Prof. Dr. Yumuşhan Günay mentioned to me once that this kûfî besmele design was closely resembling Alhambra architecture: & then, I have found & checked this photo & believed it to be true.” Bu besmeleyi Aydın Bolak’ın siparişi üzerine, 1973 te yazmıştım. Ancak sonraki
“Eğerçi neyem lâyık-ı bahşâyiş-i tü”:
her ne kadar senin lutfuna layık değil isem de…
!
Ney Dem Tutuyor…
Ney dem tutuyor!… Dem be dem âlem
‘Bir şâm-ı garîbâne dönerken
Şâir, yine serhoş yine pür-gam
Gel şimdi hazân vaktidir ömrün
Kan sızdırarak sanki ufuktan
Kan doldu gönül kâsesi, söyle!
Ey dil hani ney? Dem sesi nerde?
Dem-beste gönül bestelerinde
[…]
insanın yeryüzü macerasına dair konferanslar serisi
1.si 24 ocak 2018 Ali Emiri kültür merkezinde idi. 2. konferans 20 mart 18:00 de. 3.sü nisan 18:30 da yine Ali Emiri’de…
Varlığın Anlamı, 3.baskı için Mukaddime: Bismillâhi ve’l-hamdü lillâhi alâ külli hâl. Ve’s-salât ü ve’s-selâm alâ Muhammedin il-mübeşşer fî’l- İncîl. Ve kâne vasfihi Faraklit… Allah adıyla ve içinde bulunduğumuz her hâle hamdolsun. Ve Salât ü Selâm Muhammed’e ki İncîl’de müjdelenmiştir. Ve vasfı da “Faraklit” (Paraclitus) idi.. Faraklit, “sığınacak bir liman”, bir “rahatlatıcı kişi” ma’nâsına da gelirmiş; hattâ derler ki bu kelâmın
Bana gelen kitaplardan Prof.. Şahin Uçar’ın “Varlığın Mânâ ve Mazmûnu” adlı eserini zevkle okudum ve sanatım açısından faydalandım da. Prof. Uçar, yeni bir epistemolojiyi anlatabilmek yahut eski Batılı anlamda epistemoloji anlayışının yetersizliğini anlatmak için işe çok ilginç bir yerden başlıyor. Mazmûn nedir? Mazmûnu, doğrusu ben de herkes gibi ve Prof. Uçar’ın eleştirdiği tarzda, divan edebiyatı benzetme biçimleri olarak bilirdim. Oysa
“Dixit Deus ad Mosen:
Ego sum qui sum.” (Tevrat, Exodus, 3:14).
.
YOL
“Ego sum qui sum!”: “Ben, ‘Ben’im!”
Dedi Allâh…
Tûr-u Sînâ’da Mûsâ’ya.
“Nosce te ipsum” :
kendini tanı sen!
Ve “Gnothi sauton!”: Kendini bil!
Yazarmış Delphi Mabedi’nde…
“In culpa est animus qui se
non effugit unquam! “ :
(That mind is at fault which
never escapes itself)
Demiş, erenler de ‘vaktin dem’inde;
.
.
[…]