Ney Dem Tutuyor…

“Eğerçi neyem lâyık-ı bahşâyiş-i tü”:
her ne kadar senin lutfuna layık değil isem de…
!

Ney Dem Tutuyor…
Ney dem tutuyor!… Dem be dem âlem
‘Bir şâm-ı garîbâne dönerken
Şâir, yine serhoş yine pür-gam
Gel şimdi hazân vaktidir ömrün
Kan sızdırarak sanki ufuktan
Kan doldu gönül kâsesi, söyle!
Ey dil hani ney? Dem sesi nerde?
Dem-beste gönül bestelerinde

[…]

Continue…

Ney Dem Tutuyor… Continue »

Şâhid-i Mazmûn Menem Dîger Nîst…

Varlığın Anlamı, 3.baskı için Mukaddime: Bismillâhi ve’l-hamdü lillâhi alâ külli hâl. Ve’s-salât ü ve’s-selâm alâ Muhammedin il-mübeşşer fî’l- İncîl. Ve kâne vasfihi Faraklit… Allah adıyla ve içinde bulunduğumuz her hâle hamdolsun. Ve Salât ü Selâm Muhammed’e ki İncîl’de müjdelenmiştir. Ve vasfı da “Faraklit” (Paraclitus) idi.. Faraklit, “sığınacak bir liman”, bir “rahatlatıcı kişi” ma’nâsına da gelirmiş; hattâ derler ki bu kelâmın

Şâhid-i Mazmûn Menem Dîger Nîst… Continue »

Varlığın Mana ve Mazmunu Hakkında, Afet Ilgaz

Bana gelen kitaplardan Prof.. Şahin Uçar’ın “Varlığın Mânâ ve Mazmûnu” adlı eserini zevkle okudum ve sanatım açısından faydalandım da. Prof. Uçar, yeni bir epistemolojiyi anlatabilmek yahut eski Batılı anlamda epistemoloji anlayışının yetersizliğini anlatmak için işe çok ilginç bir yerden başlıyor. Mazmûn nedir? Mazmûnu, doğrusu ben de herkes gibi ve Prof. Uçar’ın eleştirdiği tarzda, divan edebiyatı benzetme biçimleri olarak bilirdim. Oysa

Varlığın Mana ve Mazmunu Hakkında, Afet Ilgaz Continue »

YOL

“Dixit Deus ad Mosen:
Ego sum qui sum.” (Tevrat, Exodus, 3:14).

.
YOL
“Ego sum qui sum!”: “Ben, ‘Ben’im!”
Dedi Allâh…
Tûr-u Sînâ’da Mûsâ’ya.
“Nosce te ipsum” :
kendini tanı sen!
Ve “Gnothi sauton!”: Kendini bil!
Yazarmış Delphi Mabedi’nde…
“In culpa est animus qui se
non effugit unquam! “ :
(That mind is at fault which
never escapes itself)
Demiş, erenler de ‘vaktin dem’inde;
.
.
[…]

Continue…

YOL Continue »

Alâeddin Makaamesi

I
Şafakta gül açarken bir uykusuz geceden
Düştü çiğ tânesi gül yaprağına
İçtim yanâ yanâ ben o şaraptan
Güle geldim geceden…

Serhoş mudur, şeydâ mıdır bilemem
Yâr kokusu gelir gülün terinden
Şerh edemem, söylesem ahvâlimi
Sabredemem, söylemesem hâlimi.
Şikâyetim var öz nağmelerimden…
II

[…]

Continue…

Alâeddin Makaamesi Continue »

Kumru

bir gün önce numan hocaya gül şiirini okuduktan sonra bizim eve bir kumru misafir geldi. kumrunun yuvasında dahi merhaba yazdığını bu akşam numan hocam söyleyince farkettim ki bu da bir “selâm-ı ma la kelâm”. mâverâdan geldi işte bir selâm, “maa lâ kelâm”/ merhabâ ey kumru cânım, cân-ı cânım merhabâ/ bârekallah ger nühüfte ger selâm-i âşikâr… sübhanallah, v’elhamdü lillah, fe-enzur ilâ

Kumru Continue »

MÜSLÜMANLAR’IN İSTANBUL’U FETHETMEK İÇİN YAPTIKLARI İLK ÜÇ MUHASARA

Sufizm, çeviren Şahin Uçar, Selçuk Üniversitesi Selçuk Dergisi, 1988, sayı: 2, s. 193-206, Türkçe [D00112] Sufizm, PDF Uçar, Şahin, Dünyadaki İslam İmajı ve İnsanlığın Geleceği, Müslüman İmajı [Kutlu Doğum Haftası: 1995], 1996, s. 49-58, Türkçe [D01372] Müslüman İmajı, PDF Uçar, Şahin, Müslümanlar’ın İstanbul’u Fethetmek İçin Yaptıkları İlk Üç Muhasara, Selçuk Üniversitesi Selçuk Dergisi, 1986, cilt: II, sayı: 1, s. 65-83, Türkçe [D00112] Müslümanlar’ın İstanbul’u Fethetmek İçin

MÜSLÜMANLAR’IN İSTANBUL’U FETHETMEK İÇİN YAPTIKLARI İLK ÜÇ MUHASARA Continue »

Scroll to Top